24 Ekim 2013 Perşembe

Söz


Kafalar biraz netleşsin yazıya da başlanmış olsun diye.

-Tezimizi söylerken aslında verilen kararların hiç bir zaman verildiği haliyle kalmadığı, tarih içinde belirli noktalarda kırılmalar yaşayıp tarihi oluşturan her şeyle çarpıştığı ve bunun sonucu olarak da değişip tepkimeye uğrayacağını savunmaktayız. Bundan dolayıdır ki verilen -mimari- kararlar, uzun yıllar boyunca söylemek istediği sözü sürdüremeyecektir. Bu yüzden biz sürecimizi, A bölgesinin belkemiğini oluşturan ve Taksim'i meydan niteliğine ulaştıran üçüncü adımdan önceye yani Gezi Parkı'nın ve Prost Planları'nın ötesine 1935 tarihine çekiyoruz. Yöntemimiz, süreci 1935'ten başlatıp, A bölgesini karar verilen tarihte tasarlayıp günümüze kadar olan süreçte tüm kırılma noktalarıyla (ki bu noktalar önemli siyasi olaylar, afetler, bürokrasiler ve yönetimlerdir) çarpıştırıp ilk önerilenden kalanları ve kalmayanları görmektir. Sonuç olarak da, tasarımın aslında farklı bürokrasilerin elinde ne kadar dayanabileceğini, dayanması gerektiğini veya tüm bu değişimler karşısındaki direncinin nasıl olması gerektiğini sorgulamaktır. Bunu yaparken süreci geriden başlatmamızın nedeni; tüm bu incelemenin ileri bir tarihte sonlandırmanın bizi çok fazla keyfi veriyle karşılaştırmasıdır. Bu yüzden süreci bilinen ve kesin olan (kısmen) ve sonuçta tekerrür edeceğini düşündüğümüz "tarih"ten başlatmaktayız. Nitekim bu tezin incelendiği sürecin tekrar edeceğini düşünmekte ve dolayısıyla bu durumun aslında gelecek için de bir önerme/metod olduğunu savunmaktayız.-

1 yorum: